Salı, Nisan 28

riding in cars with boys














"bazı insanları o kadar çok severiz ki bu bizi hissizleştirir. çünkü eğer onları ne kadar sevdiğimizi bilseydik bu bizi öldürürdü." gibi bir söz geçti bu filmde. benim için çok geçerli. biraz kolaya kaçmak biliyorum bunun arkasına sığınmak. ama öyle işte.

Pazartesi, Nisan 27

we are the biaaaatchees:))))

"kaşarlanmak" kelimesinin tanımı bugün kafamda iyice oturdu. kaşarlanmak ağzına sıçılırken gülümseyebilmektir.

Pazar, Nisan 26

eski ben

evet sanırım yazmak yerine kendimi daha çok okumaya vereceğim burada. insanların hayalgüçlerine hayran kaldım. insanlar dediysem henüz topu topu iki yazar falan. ama şanslıyım başlar başlamaz dandik yazılarla karşılaşmadan direkt zengin yazılar buldum. eğer şansım yaver giderse böyle, yeniden okumayı severim. uzun zamandır eski ben olmak istiyordum. eski ben yalnız kalmak için fırsat kollayan, kendiyle arkadaşlık eden biriydi. kendiliğinden öyleydi. zorlama yoktu. işte o kişi olmak istiyorum yine.

Salı, Nisan 21

ideal sevgili

bir şarkıyı terkedip, uzun zaman sonra ona geri dönmek güzeldir. o şarkı asla hayalkırıklığına uğratmaz. alışmaya gerek yoktur, tanıdıktır zaten. doğru anda duygularına karşılık verir. ölene dek özeldir.

Cumartesi, Nisan 18

uğursuz

ofiste oturmuş, dünyada cumartesi günü çalışan tek insanmış gibi hissetmeye devam ediyorum. çok boktan bir gün olacak ve günü televizyonun karşısında sızarak bitireceğim.



bazen talihsizliklerime sinirlenip kendimi cezalandırıyorum. bu öfkeyle hayatımı karartma potansiyelim olduğunu hissediyorum. sonra ertesi gün diyorum ki "ne olursa olsun sen de biliyorsun hayat güzel"



hayat kararsızlar için uygun bir yer değil.

Salı, Nisan 14

öfkenin tanımı

bazen o kadar çok terslik yaşıyorum ki, ally mcbeal gibi anlık hayaller kurup, kendimi bekleme moduna alıyorum. mesela şuan bu bilgisayarı havaya kaldırıp, aniden yere çarpıp paramparça ettiğimi hayal ediyorum. eğer böyle bişey yaparsam bunun benim öfkemi hafifletmek yerine arttıracağını da biliyorum.

ne yapmak lazım?

zaman ilaç



bugün kendimi çirkin betty kadar rüküş hissettim. farkettim ki uzun zamandır giyinmiyorum, giysileri gelişigüzel üzerime geçiriveriyorum. hatta sabah 10 dakika içinde uyanıp dışarı çıktığımı düşünürsek "giysileri üzerime atıveriyorum" diyebiliriz. tadım yok çünkü. modaseverleri de sevmiyorum şu ara. beni sıkıyolar. çok sıkıcılar. bıktırıcılar. ama betty'yi seviyorum.

Photobucket

betty'e bakıyorum da en azından benden daha derli toplu giyinmiş. bir tutarlılık var görünümünde.

lanet olsun!
ne günah işlemiş olabilirim acaba?

Pazar, Nisan 12

huzurun kokusu



bundan sonra ne yaparsam yapayım bir daha öyle hissedemem biliyorum. aslında hissetmek de değil bu. hissettiğini hissetmeden sadece yaşamak. mutlu olduğunu bilmeden mutlu olmak. belki ilerde bugün için de aynı şeyleri söylerim. ama söylemem ya. şuan mutlu muyum ki? mutlu olmalı mıyım ki? belki şuan farkında olmadığım nedenler vardır, mutlu olmamı gerektiren. ancak yıllar sonra farkedebilirim. en iyisi fazla sorgulamamak. fazla vaktimiz olmadığı için. direkt yaşamak, çabalamak, en iyisini yapmaya çalışmak kendimiz için. şartlar değişir tabi. ama bu demek değildir ki eskisi gibi mutlu olamayız. belki kendi yuvamızı kurarız, o yuvanın içinde kendi çocuğumuza aynı mutluluğu yaşatırız. di mi?