Cumartesi, Mayıs 2

öküz-tren

bu aslında bir durum komedyası. o yüzden çabuk anlatıcam. çok acaip kasıntı bi lisemiz vardı. çünkü müdür kasıntıydı. bu aynen iş yerinde kasıntı bi müdürün olması gibi:) asla olduğun gibi davranamazsın. her neyse bir gün nöbet sırası bendeydi. müdüre sekreterlik nöbeti ama bu. böyle nasıl gerginim ama anlatamam. müdür odasına çağıracagı zaman bi dügmeye basıyo, odasının kapısının dışında bulunan bi lamba zooort sesi ile birlikte yanıyo. sisteme bak:)) olay müdürle alakalı degil aslında ama ben yine de müdüre dokunmadan geçemedim. bu bendn bizim ögretmenlerden birini tenefüste çağırmamı istedi. bi de gireceğim sınıf benim dönemimden. artık o an beyin hücrelerim devredışı mı kaldı, hafıza kaybı mı yaşadım bilmem. ben girdim içeri. emnim o sırada dünyanın en ciddi işini en ciddi şekilde icra eden biri gibiydim. beni çok kasan mevzularda öyle görünüyorum çünkü genelde. girdim içeri herkes bana bakıyo. dedim ki:



- müdür bey tenefüs arasında ibrahim güngör'le görüşmek istediğini söylememi istedi hocam.



ibrahim güngör bir süre yüzüme baktı aval aval. sanırım o sırada dünyayla ilişkimin kesilmiş oldugunu anladı. ama dokundurmadan da edemedi:



- tamam sumrucum iletiriz kendisine..



sanırım o sırada herkes güldü. ben de hala uzaylı olduğum için onlara eşlik ederek güldüm ve görevini başarıyla! yerine getirmiş bir nöbetçi olarak dışarı çıktım. yerime dogru ilerlerken bir gariplik olduğunu sezerek olayı çözmem biraz zaman aldı. bazen acaip salaklaşabiliyorum:)

Hiç yorum yok: